MEHMET PAMUK'UN KALEMİNDEN, CEZA MI, CEZALANDIRMA MI?
Yazının Giriş Tarihi: 16.06.2025 12:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.06.2025 12:30
CEZA MI, CEZALANDIRMA MI?
Trafik Sisteminin Ekonomik Terörü ve Yurttaşın Adalet Arayışı
______________
Devletin ceza verme yetkisi, yalnızca düzeni sağlamak, toplumun refahını ve güvenliğini korumak amacıyla kullanılmalıdır. Ancak ne zaman ki cezalar birer “gelir kalemi” haline gelir, işte o zaman hukuk devleti yerini cezalandırıcı devlete bırakır.
Bugün sokakta konuşulan tek şey cezanın miktarı, usulsüzlüğü değil. Halk artık "neden, Asgari ücretin 1,5 Katı, Emeki maaşının 3 katı ceza aldığını" değil, neden bu kadar yüksek ceza ödediğini sorguluyor. Asgari ücret 1,000,000.00tl olduda bizimmi haberimiz yok diyor. Trafik cezası adı altında vatandaşın sırtına bindirilen yük, adalet değil, zulüm algısı yaratıyor.
______________
TARİHSEL ARKA PLAN: CEZA, DÜZEN İÇİN MİDİR, HAZİNE İÇİN Mİ?
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE CEZA KÜLTÜRÜ
Osmanlı’da cezaların temel amacı, "nizamı muhafaza" idi. Kanunnamelerde açıkça belirtilen kurallara karşı gelenler cezalandırılırken, çoğu zaman “vicdani denge” gözetilirdi. Ceza, caydırıcıydı ama yıkıcı değil. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da ceza sistemi bir düzen aracıydı.
Fakat 2000’li yılların ortasından itibaren trafik cezalarının hacmi hızla arttı. Cezaların oranı yıllık enflasyonun çok üzerinde belirlenmeye başladı. Bugün artık cezalar birer bütçe gelir kalemi haline gelmiş durumda. Devletin gözünde trafik düzeninden çok, ödeme kapasitesi olan sürücü aranıyor.
______________
OLUMLU YANLAR
• Trafik cezaları, caydırıcı olabildiği zamanlarda hayat kurtarabilir.
• Doğru uygulandığında, toplumda kurallara saygı kültürü oluşturur.
• Sistemli denetim ve adil ceza sistemi, kaos yerine düzeni destekler.
• Teknoloji destekli uygulamalar (EDS, radar vb.), insan hatasını azaltabilir.
______________
OLUMSUZ YANLAR
• Cezalar, düzeni sağlama aracı olmaktan çıkıp bütçe açığını kapatma aracına dönüşüyor.
• Astronomik artışlar, halkta "adalet duygusunun" yıkılmasına neden oluyor.
• Vatandaş artık bilinçlenmek yerine korkuyor, güven yerine öfke duyuyor.
• Cezaya itiraz yolları pahalı, uzun ve sonuçsuz: Bu da “hukuki çıkmaz” doğuruyor.
• Trafik sistemindeki mantık “önlemek” değil, “yazmak” üzerine kurulmuş hale geldi.
______________
SONUÇ: TRAFİKTE CEZA DEĞİL, ADALET LAZIM
Adil bir toplumda cezalar vatandaşın değil, suçun peşinden koşar. Bugün ise cezalar suçtan çok cüzdanın peşinde. Öyle ki, bir ihlal değil, yanlış yere park etmek ya da farkında olmadan 3 km fazla hız yapmak bile yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu cezalar yalnızca arabayı değil, vatandaşın geçimini de durduruyor.
Eğer adalet yalnızca parası olanın kaçınabileceği, fakirin ise ödeyemeyeceği bir yükseklikte cezalarla dağıtılıyorsa; orada ne trafik güvenliğinden, ne hukuk devletinden söz edilebilir.
______________
OKUYUCUYA SORULAR
1. Sizce trafik cezaları, vatandaşın eğitimi ve bilinci için mi uygulanıyor, yoksa başka bir amaç mı güdülüyor?
2. Bugün kadar ödediğiniz bir trafik cezası gerçekten adil miydi?
3. Yüksek cezalar kazaları azalttı mı, yoksa sadece öfkeyi mi artırdı?
4. Cezaların bu kadar artmasının arkasında ekonomik nedenler olabilir mi?
5. Bir devletin gelirinin bu kadar cezalara dayanması, hangi sonuçlara yol açar?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MEHMET PAMUK
MEHMET PAMUK'UN KALEMİNDEN, CEZA MI, CEZALANDIRMA MI?
CEZA MI, CEZALANDIRMA MI?
Trafik Sisteminin Ekonomik Terörü ve Yurttaşın Adalet Arayışı
______________
Devletin ceza verme yetkisi, yalnızca düzeni sağlamak, toplumun refahını ve güvenliğini korumak amacıyla kullanılmalıdır. Ancak ne zaman ki cezalar birer “gelir kalemi” haline gelir, işte o zaman hukuk devleti yerini cezalandırıcı devlete bırakır.
Bugün sokakta konuşulan tek şey cezanın miktarı, usulsüzlüğü değil. Halk artık "neden, Asgari ücretin 1,5 Katı, Emeki maaşının 3 katı ceza aldığını" değil, neden bu kadar yüksek ceza ödediğini sorguluyor. Asgari ücret 1,000,000.00tl olduda bizimmi haberimiz yok diyor. Trafik cezası adı altında vatandaşın sırtına bindirilen yük, adalet değil, zulüm algısı yaratıyor.
______________
TARİHSEL ARKA PLAN: CEZA, DÜZEN İÇİN MİDİR, HAZİNE İÇİN Mİ?
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE CEZA KÜLTÜRÜ
Osmanlı’da cezaların temel amacı, "nizamı muhafaza" idi. Kanunnamelerde açıkça belirtilen kurallara karşı gelenler cezalandırılırken, çoğu zaman “vicdani denge” gözetilirdi. Ceza, caydırıcıydı ama yıkıcı değil. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da ceza sistemi bir düzen aracıydı.
Fakat 2000’li yılların ortasından itibaren trafik cezalarının hacmi hızla arttı. Cezaların oranı yıllık enflasyonun çok üzerinde belirlenmeye başladı. Bugün artık cezalar birer bütçe gelir kalemi haline gelmiş durumda. Devletin gözünde trafik düzeninden çok, ödeme kapasitesi olan sürücü aranıyor.
______________
OLUMLU YANLAR
• Trafik cezaları, caydırıcı olabildiği zamanlarda hayat kurtarabilir.
• Doğru uygulandığında, toplumda kurallara saygı kültürü oluşturur.
• Sistemli denetim ve adil ceza sistemi, kaos yerine düzeni destekler.
• Teknoloji destekli uygulamalar (EDS, radar vb.), insan hatasını azaltabilir.
______________
OLUMSUZ YANLAR
• Cezalar, düzeni sağlama aracı olmaktan çıkıp bütçe açığını kapatma aracına dönüşüyor.
• Astronomik artışlar, halkta "adalet duygusunun" yıkılmasına neden oluyor.
• Vatandaş artık bilinçlenmek yerine korkuyor, güven yerine öfke duyuyor.
• Cezaya itiraz yolları pahalı, uzun ve sonuçsuz: Bu da “hukuki çıkmaz” doğuruyor.
• Trafik sistemindeki mantık “önlemek” değil, “yazmak” üzerine kurulmuş hale geldi.
______________
SONUÇ: TRAFİKTE CEZA DEĞİL, ADALET LAZIM
Adil bir toplumda cezalar vatandaşın değil, suçun peşinden koşar. Bugün ise cezalar suçtan çok cüzdanın peşinde. Öyle ki, bir ihlal değil, yanlış yere park etmek ya da farkında olmadan 3 km fazla hız yapmak bile yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bu cezalar yalnızca arabayı değil, vatandaşın geçimini de durduruyor.
Eğer adalet yalnızca parası olanın kaçınabileceği, fakirin ise ödeyemeyeceği bir yükseklikte cezalarla dağıtılıyorsa; orada ne trafik güvenliğinden, ne hukuk devletinden söz edilebilir.
______________
OKUYUCUYA SORULAR
1. Sizce trafik cezaları, vatandaşın eğitimi ve bilinci için mi uygulanıyor, yoksa başka bir amaç mı güdülüyor?
2. Bugün kadar ödediğiniz bir trafik cezası gerçekten adil miydi?
3. Yüksek cezalar kazaları azalttı mı, yoksa sadece öfkeyi mi artırdı?
4. Cezaların bu kadar artmasının arkasında ekonomik nedenler olabilir mi?
5. Bir devletin gelirinin bu kadar cezalara dayanması, hangi sonuçlara yol açar?