Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Serdar Şimşek'in Kaleminden, Geleneklerimiz Kayboluyor mu?

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2025 09:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2025 09:40

Geleneklerimiz Kayboluyor mu?

Günümüzde bazı eski geleneklerin giderek yok olduğunu ve kültürel zenginliklerimizin yerini modern dünyanın anlamsız süslemelerine bıraktığını üzülerek izliyoruz. Elbette, yok olması gereken gelenekler de var. Örneğin, toplum değerleriyle bağdaşmayan, ahlaki açıdan sorunlu “berdel” ya da “eğrelti gelin” gibi uygulamaların tarih sahnesinden silinmesi kaçınılmazdır.
Ancak taziye ve düğün gibi, insanların en mutlu ya da en zor zamanlarında birbirlerinin yanında olma kültürünün de yavaş yavaş yok olduğunu görmek daha da düşündürücü. Özellikle düğünlerde bu durum net bir şekilde gözlemleniyor. İnsanlar artık yalnızca ekonomik nedenlerle değil, duygusal kopuş sebebiyle de birbirlerinin özel günlerine katılmıyor.
Bunun temel sebebinin sadece maddi imkânsızlık olmadığını düşünüyorum. Dünya mutluluk endeksinde maalesef üst sıralarda yer almıyoruz; hatta birçok araştırmaya göre en mutsuz ülkelerden biriyiz. Mutsuz birey, başkasının mutluluğuna da tahammül edemiyor sanki. Eski bir rivayete göre sihirli bir lambadan çıkan cin, "Dile benden ne dilersen, ama komşuna iki katını vereceğim." demiş. Adam da “O hâlde bir gözümü alda git.” demiş. Bu, kıskançlıkla yoğrulmuş bir toplumun trajik hâlini özetliyor.
İşin bir başka yönü de şu: Artık insanlar taziye dışında davet edilmedikleri bir yere gitmek istemiyor. Son zamanlarda bazı düğün davetlerinin “Eğer gelecekseniz, davetiyeyi gönderelim.” gibi bir ifadeyle sunulması da ahlaki çöküşün habercisi. Bu çöküşün adı; değer erozyonudur.
Üstelik taziye evlerinde bile saygı hızla azalıyor. Taziye sahibinin zaten yeterince maddi ve manevi yükü varken, bazı misafirler yüksek sesle “Tuz yok mu?”, “Kola nerede?”, “Bu ayran niye bu kadar sıcak?” diye söylenebiliyor. Böyle anlarda insan kendi kendine “Ben buraya niye geldim? Ölüye de diriye de saygısı olmayan bu insanlarla aynı ortamda ne işim var?” diye sormadan edemiyor.
Özellikle bu konulara ilgili kurumların ve yerel yönetimlerin mutlaka müdahale etmesi gerekiyor. Bu müdahaleleri yapan çeşitli şehirlerin varlığından haberdarız. Lakin memleketin her köşesinde ortak bir tavrın oluşması gerekiyor. “Olur mu öyle şey?” diyen okura, babası vefat ettiği için bankadan 300 bin lira kredi çekip bunu işsiz olduğu için de ödeyemeyen somut ve daha vahim örneklerle açıklayabiliriz.
Taziye ve düğünler, dayanışma kültürümüzün temel taşlarıdır. Bu değerleri yaşatmak, bizden sonraki kuşaklara aktarmak zorundayız. Elbette modern dünyadan alacaklarımız da var; ama bu sadece bilim, sanat, teknoloji ve topluma fayda sağlayan etik değerlerle sınırlı olmalı.
Unutmayalım: Kültürler, köklerinden beslenir. Sahip çıkmadığımız her değer, bizi biraz daha eksiltir. Toplumsal yozlaşma da tam olarak bu değerlerin yitirilmesiyle meydana gelir. Günün sonunda ev ev, mahalle mahalle, semt semt, memleket memleket çürümeye başlarız. Her ne kadar bazı kokuşmuşlukları görmezden gelerek umutlu bir yazı ele almak istesem de…
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.