Serdar Şimşek'in Kaleminden, Gördüğünün Yarısına, Duyduklarının Hiçbirine İnanma
Yazının Giriş Tarihi: 07.10.2025 09:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.10.2025 09:26
Gördüğünün Yarısına, Duyduklarının Hiçbirine İnanma
Görmek… Duyularımızın en güçlü olanı. Ama her görülen hakikat midir? Bugün bilgi çağının kalabalık gürültüsü içinde yaşıyoruz. Günde yüzlerce haber, video, paylaşım ve söylentiye maruz kalıyor; çoğu zaman doğru ile yanlışı ayırt etmeden yargıya varıyoruz. Bu yüzden yüzlerce yıl önce yaşamış insanların öğüdü hâlâ kulaklarda çınlıyor:
“Gördüğünün yarısına, duyduklarının hiçbirine inanma.”
Sorgulamak, zihinde tasfiye etmek, araştırmak ve doğru bilgiye ulaşmak için bizler akıl sahibi insanlarız. Diğer canlılardan bizi ayıran keskin farklılıklarımız var.
Bu söz sadece bireysel ilişkiler için değil; medya, siyaset, iş hayatı ve sosyal yaşamın tamamı için geçerli bir uyarıdır. Çünkü bazen gözle gördüğümüz bile bir illüzyon olabilir: kurgu, montaj, kurulan mizansenler… Gerçek çoğu zaman gösterilenin değil, gizlenenin içindedir.
İnsan zihni boşlukları doldurmaya meyillidir. Eksik bilgiyle yapılan yorumlar, önyargıların tutsağı olmuş kanaatler üretir. Bir görüntünün ardında başka bir gerçek, bir sözün arkasında başka bir niyet olabilir. Sosyal medyada paylaşılan mutlu bir aile fotoğrafının ardında gizli bir hüzün, tebessüm eden bir yöneticinin ardında derin bir mobbing süreci yaşanıyor olabilir.
Bu öğüt bize sabırlı olmayı, gördüğümüzü sorgulamayı, duyduklarımızı ise birkaç kez süzgeçten geçirmeyi salık verir. İnanç körleştiğinde hakikat sessizliğe gömülür. Bir söylentiye dayanarak insanlar hakkında hüküm vermek hem vicdansızlık hem de akılsızlıktır.
Çoban “Kurt var!” der, herkes dağa çıkar. Oysa kurt yoktur. Duyduklarımıza değil, gerçeğe dayanmalıyız.
Bu noktada Platon’un sesi yükselir felsefenin derinliklerinden:
“Kimseyi başkalarının anlattığı hikâyelerle yargılamayın.”
Çünkü her hikâyede eksik bir taraf, anlatılmayan bir yan vardır. Yargılamadan önce anlamaya çalışmak, insan olmanın en yüce mertebesidir.
Ve unutmayın:
Gerçekler zamanla ortaya çıkar; ama yapılan haksız yargılar bir ömre mal olabilir. Herkese ön yargılarından arınmış bir güne merhaba diye bilmek umudu ile mutlu bir gün diliyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERDAR ŞİMŞEK
Serdar Şimşek'in Kaleminden, Gördüğünün Yarısına, Duyduklarının Hiçbirine İnanma
Gördüğünün Yarısına, Duyduklarının Hiçbirine İnanma
Görmek… Duyularımızın en güçlü olanı. Ama her görülen hakikat midir? Bugün bilgi çağının kalabalık gürültüsü içinde yaşıyoruz. Günde yüzlerce haber, video, paylaşım ve söylentiye maruz kalıyor; çoğu zaman doğru ile yanlışı ayırt etmeden yargıya varıyoruz. Bu yüzden yüzlerce yıl önce yaşamış insanların öğüdü hâlâ kulaklarda çınlıyor:
“Gördüğünün yarısına, duyduklarının hiçbirine inanma.”
Sorgulamak, zihinde tasfiye etmek, araştırmak ve doğru bilgiye ulaşmak için bizler akıl sahibi insanlarız. Diğer canlılardan bizi ayıran keskin farklılıklarımız var.
Bu söz sadece bireysel ilişkiler için değil; medya, siyaset, iş hayatı ve sosyal yaşamın tamamı için geçerli bir uyarıdır. Çünkü bazen gözle gördüğümüz bile bir illüzyon olabilir: kurgu, montaj, kurulan mizansenler… Gerçek çoğu zaman gösterilenin değil, gizlenenin içindedir.
İnsan zihni boşlukları doldurmaya meyillidir. Eksik bilgiyle yapılan yorumlar, önyargıların tutsağı olmuş kanaatler üretir. Bir görüntünün ardında başka bir gerçek, bir sözün arkasında başka bir niyet olabilir. Sosyal medyada paylaşılan mutlu bir aile fotoğrafının ardında gizli bir hüzün, tebessüm eden bir yöneticinin ardında derin bir mobbing süreci yaşanıyor olabilir.
Bu öğüt bize sabırlı olmayı, gördüğümüzü sorgulamayı, duyduklarımızı ise birkaç kez süzgeçten geçirmeyi salık verir. İnanç körleştiğinde hakikat sessizliğe gömülür. Bir söylentiye dayanarak insanlar hakkında hüküm vermek hem vicdansızlık hem de akılsızlıktır.
Çoban “Kurt var!” der, herkes dağa çıkar. Oysa kurt yoktur. Duyduklarımıza değil, gerçeğe dayanmalıyız.
Bu noktada Platon’un sesi yükselir felsefenin derinliklerinden:
“Kimseyi başkalarının anlattığı hikâyelerle yargılamayın.”
Çünkü her hikâyede eksik bir taraf, anlatılmayan bir yan vardır. Yargılamadan önce anlamaya çalışmak, insan olmanın en yüce mertebesidir.
Ve unutmayın:
Gerçekler zamanla ortaya çıkar; ama yapılan haksız yargılar bir ömre mal olabilir. Herkese ön yargılarından arınmış bir güne merhaba diye bilmek umudu ile mutlu bir gün diliyorum.