Merhabalar kıymetli okurum bu yazımda eski zamanlarda yaşanmış bir hikâyeden bahsetmek istiyorum sizlerden ricam bu hikâyeyi sonuna kadar okumanız.
Bir zamanlar köyün birinde, köy haliyle sürekli sorun ve problem yaşayan bir adam varmış. Köydeki bütün insanlarla yaşamış olduğu husumet bir gün olsun eksilmemiş. Yaşanan her şeye itiraz ediyor, insanların huzurunu kaçırıyormuş. Onu gördüğü zaman yolunu değiştiren insanların olduğu bir köyde kendince yaşamaya çalışıyormuş. Hiç kimse kendisine selam vermiyor, kendisi de hiç kimseyle konuşmuyormuş. Lakin köyde birlikte yaşıyorlarmış. Köyün kahvesine gittiği zaman bile insanlar orayı hemen terk ediyormuş. Sürekli huzursuzluk çıkartıp gölgesiyle bile kavga ediyormuş. Evinin bahçesine çocukların topu girse patlatıyor ya da bahçe duvarından sarkan ağaçlardaki meyveleri yemek isteyen çocuklara türlü türlü hakaretler ediyormuş. Huysuz, sevimsiz ve kimsesiz bir adammış. Bu haset çok uzun yıllar sürmüş.
Günlerden bir gün bu adam köy kahvesine gelip “Ey ahali, bugüne kadar size yaptıklarım için çok pişmanım. Bundan sonraki süreçte iyi bir insan olup sizinle iyi ilişkiler kurmak istiyorum. Lütfen size uzatmış olduğum bu zeytin dalını geri çevirmeyin.” Köy ahalisi adamın bu söylediklerine çok şaşırmış. Samimi olup olmadığını adam gittikten sonra kendi aralarında tartışmaya başlamışlar. Yalnız adam gitmeden önce ahaliye “sizinle barışmak istiyorum. Bundan sonra hiçbir huzursuzluk çıkartmayacağıma dair söz veriyorum. Ancak bunun için tek bir şartım var. Köy ahalisiyle barışmak istiyorum. Köydeki insanlar da benimle barışmak istiyorsa eğer, yarın saat 12:00’de evimin bahçesinde herkesi bekliyorum. Bahçemde büyük bir ziyafet vereceğim. Her kesi misafir edeceğim. Sizden ricam çoluk çocuk mutlaka ama mutlaka evimin bahçesinde olmalısınız. Bakın, tek bir kişi bile gelmezse eskisinden çok daha kötü bir adam olacağıma yemin ederim.” Demiş.
Kahvedeki köy sakinleri kendi aralarında istişare ettikten sonra yarın saat on ikide adamın evinde buluşmaya karar vermişler. Ertesi gün saat 12:00 ‘de bütün köylü, çoluk çocuk hep birlikte adamın evine gitmişler. Adamın evinden içeriye girer girmez adamın bahçede kendini astığını görmüşler. Birçok köylü çocukların gözünü kapatmaya çalışmış. Bir süre sonra da jandarma köye giriş yapmış. Askerler silahlarını bütün köy ahalisini doğrultup, “teslim olun, ellerinizi yukarıya kaldırın” demiş.
Köydeki insanlar tam olarak ne olduğunu anlayamamış. Sonra da karakolda verdikleri ifadede yaşananlar ortaya bir bir çıkınca herkes çok şaşırmış. Meğer barışmak için köy halkını evine davet eden adam kendini asmaya karar vermiş. Kendini asmadan birkaç dakika önce de jandarmaya haber verip “yetişin köydeki insanlar bir araya gelip beni asacaklarını söylüyorlar. Ne olursunuz kurtarın beni” demiş.
Geçmiş yıllarda yaşanmış bu olay aslında ileriye ışık tutacak birçok mesaj barındırıyor. Sizin köyün delisi ne yapar bilmiyorum ama bu köyün delisi öldüğünde bile insanlara huzuru ve mutluluğu fazla görmüş. Kini ve nefretiyle insanların huzurunu kaçırmayı başaran çevremizdeki birçok insandan yalnızca biriydi bu!
Bazı insanlar işte tam olarak böyledir. Bütün hayatı boyunca o kadar mutsuz olmuştur ki, öldükten sonra bile insanların mutlu olmasını istemezler. Böyle insanlarla hiçbir zaman karşılaşmamanız dileği ile mutlu günler.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERDAR ŞİMŞEK
SERDAR ŞİMŞEK'İN KALEMİNDEN, KÖYÜN DELİSİ
KÖYÜN DELİSİ
Merhabalar kıymetli okurum bu yazımda eski zamanlarda yaşanmış bir hikâyeden bahsetmek istiyorum sizlerden ricam bu hikâyeyi sonuna kadar okumanız.
Bir zamanlar köyün birinde, köy haliyle sürekli sorun ve problem yaşayan bir adam varmış. Köydeki bütün insanlarla yaşamış olduğu husumet bir gün olsun eksilmemiş. Yaşanan her şeye itiraz ediyor, insanların huzurunu kaçırıyormuş. Onu gördüğü zaman yolunu değiştiren insanların olduğu bir köyde kendince yaşamaya çalışıyormuş. Hiç kimse kendisine selam vermiyor, kendisi de hiç kimseyle konuşmuyormuş. Lakin köyde birlikte yaşıyorlarmış. Köyün kahvesine gittiği zaman bile insanlar orayı hemen terk ediyormuş. Sürekli huzursuzluk çıkartıp gölgesiyle bile kavga ediyormuş. Evinin bahçesine çocukların topu girse patlatıyor ya da bahçe duvarından sarkan ağaçlardaki meyveleri yemek isteyen çocuklara türlü türlü hakaretler ediyormuş. Huysuz, sevimsiz ve kimsesiz bir adammış. Bu haset çok uzun yıllar sürmüş.
Günlerden bir gün bu adam köy kahvesine gelip “Ey ahali, bugüne kadar size yaptıklarım için çok pişmanım. Bundan sonraki süreçte iyi bir insan olup sizinle iyi ilişkiler kurmak istiyorum. Lütfen size uzatmış olduğum bu zeytin dalını geri çevirmeyin.” Köy ahalisi adamın bu söylediklerine çok şaşırmış. Samimi olup olmadığını adam gittikten sonra kendi aralarında tartışmaya başlamışlar. Yalnız adam gitmeden önce ahaliye “sizinle barışmak istiyorum. Bundan sonra hiçbir huzursuzluk çıkartmayacağıma dair söz veriyorum. Ancak bunun için tek bir şartım var. Köy ahalisiyle barışmak istiyorum. Köydeki insanlar da benimle barışmak istiyorsa eğer, yarın saat 12:00’de evimin bahçesinde herkesi bekliyorum. Bahçemde büyük bir ziyafet vereceğim. Her kesi misafir edeceğim. Sizden ricam çoluk çocuk mutlaka ama mutlaka evimin bahçesinde olmalısınız. Bakın, tek bir kişi bile gelmezse eskisinden çok daha kötü bir adam olacağıma yemin ederim.” Demiş.
Kahvedeki köy sakinleri kendi aralarında istişare ettikten sonra yarın saat on ikide adamın evinde buluşmaya karar vermişler. Ertesi gün saat 12:00 ‘de bütün köylü, çoluk çocuk hep birlikte adamın evine gitmişler. Adamın evinden içeriye girer girmez adamın bahçede kendini astığını görmüşler. Birçok köylü çocukların gözünü kapatmaya çalışmış. Bir süre sonra da jandarma köye giriş yapmış. Askerler silahlarını bütün köy ahalisini doğrultup, “teslim olun, ellerinizi yukarıya kaldırın” demiş.
Köydeki insanlar tam olarak ne olduğunu anlayamamış. Sonra da karakolda verdikleri ifadede yaşananlar ortaya bir bir çıkınca herkes çok şaşırmış. Meğer barışmak için köy halkını evine davet eden adam kendini asmaya karar vermiş. Kendini asmadan birkaç dakika önce de jandarmaya haber verip “yetişin köydeki insanlar bir araya gelip beni asacaklarını söylüyorlar. Ne olursunuz kurtarın beni” demiş.
Geçmiş yıllarda yaşanmış bu olay aslında ileriye ışık tutacak birçok mesaj barındırıyor. Sizin köyün delisi ne yapar bilmiyorum ama bu köyün delisi öldüğünde bile insanlara huzuru ve mutluluğu fazla görmüş. Kini ve nefretiyle insanların huzurunu kaçırmayı başaran çevremizdeki birçok insandan yalnızca biriydi bu!
Bazı insanlar işte tam olarak böyledir. Bütün hayatı boyunca o kadar mutsuz olmuştur ki, öldükten sonra bile insanların mutlu olmasını istemezler. Böyle insanlarla hiçbir zaman karşılaşmamanız dileği ile mutlu günler.