Ahilik (Ahiyân-ı Rum), Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır.
Aslen Horasan kökenliolup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Alevî-Bektâşî Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir.
Çömlekleri ile meşhur ilimiz olan Sivas’ta günün birinde bir çömlek kalfası ustasına her gün baskı yapmaktadır. Kalfa, kendisine dükkân açılması istemektedir. Ustası genç delikanlıya her ne kadar daha işin inceliklerini tam manası ile öğrenmediğini söylese de geç sürekli ustasından bu konuda kendisine yardımcı olmasını istemektedir. Ustası bu ısrarcı tavrına dayanamayıp ahilik makamına haber gönderir. Genç delikanlının dükkânı ahilik makamının bütçesi ile kurulur, tastamam teslim edilir. Büyük bir heyecan ile dükkânı açan geç sabaha kadar çömleklerini yapıp fırının ateşine sürer. Lakin yolunda gitmeyen bir şeyler olmuştur. Genç adam çıkardığı bütün çömleklerin ya kırıldığını ya da çatladığını görünce sabahın erken saatlerinde ustasının kapısını çalarak gözyaşları içinde çömlek yapmayı başaramadığını söyler. Ustası genç adamın bu durumunu görünce dayanamaz ve birlikte yeni açılan dükkânına gider. Birlikte çömlek yapmaya başlarlar. Usta fırına attığı çömlekleri ara ara çıkartarak genç adama bak oğlum bu çömlekten çıkan hava kabarcıklarına püf diye üflemen gerekiyor. Yoksa bu çömlekler kırılır. Ben sana biraz daha bekle dememin sebebi işin “püf noktasını” öğrenmeni istememdi der. Artık bunu yaparsan çömleklerin ne kırılır nede çatlar demiş. Rivayete göre “Püf noktası” değimi de tam olarak buradan geldiği söylenir.
Gelelim asıl konumuza! 02 Kasım 2009 tarih ve 15546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Teknik ve Mesleki Eğitim veren toplam 27 fakülte kapatılarak yerine 21’i Teknoloji Fakültesi, 2’si Sanat ve Tasarım Fakültesi ve 3’üde Turizm Fakültesi adıyla yeni fakülteler kuruldu. Teknik eğitim fakültelerinde yetişen öğretmenler meslek liselerinde hocalık yapmaktaydı. Bu kapatma sonrası ülkemizde teknik ve meslek liselerde gittikçe azaldı ve kalifiye eğitmenler zamanla yok oldu. Bu yok oluş gittikçe daha da derinleşiyor. Ülkemizde bir çok kez dile getirilen kalifikasyon sorunun ver ara birim elemanlarının yetersiz olma nedenlerinin en büyük sebebi tam olarak budur. Meslek liselerindeki öğretmenlerin yetersiz sayıda olması ve ihtiyaca göre meslek liselerinin bir planlamaya oturtulamaması nedeni ile her geçen gün üretim yapan firmaların çalıştıracak eleman bulamamasının asil sebeplerinden biri de maalesef bu durumdur.
Bulunduğumuz ilimizin OSB’sinde birçok firmada çalışan baş ustalarla 8 ay kadar belirli sürelerde istişare ettiğimde farklı bir sonuca vardığımı söyleyebilirim. 100 aşkın baş usta ile yaptığım sohbetler sırasında birçoğunun mesleğini çeşitli sebepler ve kişisel çıkarlarından ötürü öğretmek istemediğini duyduğumda bir memleket sevdalısı olarak çok üzülmüştüm. Aralarında tam tersini düşünen ustalar olsa da büyük çoğunluğu işini kaybetme korkusu ile mesleğini öğretmeme yöntemini tercih etmesi oldukça düşündürücü idi.
Meslekli eğitimin önemini G7 ve G20 zirvesine katılan ülkelere baktığımızda çok daha iyi anlıyoruz. Kökenleri bu coğrafyadan dünyaya yayılmış bu sistemi gün geçtikçe yok ediyor olmamız çok acı bir tabloyu ortaya koyuyor. Umarım yetki sahibi olan siyasilerin ve eğitim sistemimizin başındaki bürokratlar bu konuda geç kalınmış olunsa da ciddi adımlar atarlar. Büyük şirketlerin bu konudaki teşvikleri de oldu zaman içinde, ancak yetersiz kaldı. Temennim mühür kimde ise ya da Süleyman kimse bu konuda acil bir eylem planı hazırlayıp hızlı aksiyon alınması yönünde adımlar atılmasıdır. Treni kaçırmış olabiliriz lakin hiçbir perondan sadece bir tren geçmez. Bir yerden başlamak gerekiyor. Her kim bu konuda taşın altına elini sokarsa, bu ülkenin geleceği için çok değerli bir iş yapmış olacaktır. Mutlu ve umutlu bir gün dileği ile esen kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERDAR ŞİMŞEK
SERDAR ŞİMŞEK'İN KALEMİNDEN "PÜF NOKTASI"
Ahilik (Ahiyân-ı Rum), Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır.
Aslen Horasan kökenliolup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Alevî-Bektâşî Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir.
Çömlekleri ile meşhur ilimiz olan Sivas’ta günün birinde bir çömlek kalfası ustasına her gün baskı yapmaktadır. Kalfa, kendisine dükkân açılması istemektedir. Ustası genç delikanlıya her ne kadar daha işin inceliklerini tam manası ile öğrenmediğini söylese de geç sürekli ustasından bu konuda kendisine yardımcı olmasını istemektedir. Ustası bu ısrarcı tavrına dayanamayıp ahilik makamına haber gönderir. Genç delikanlının dükkânı ahilik makamının bütçesi ile kurulur, tastamam teslim edilir. Büyük bir heyecan ile dükkânı açan geç sabaha kadar çömleklerini yapıp fırının ateşine sürer. Lakin yolunda gitmeyen bir şeyler olmuştur. Genç adam çıkardığı bütün çömleklerin ya kırıldığını ya da çatladığını görünce sabahın erken saatlerinde ustasının kapısını çalarak gözyaşları içinde çömlek yapmayı başaramadığını söyler. Ustası genç adamın bu durumunu görünce dayanamaz ve birlikte yeni açılan dükkânına gider. Birlikte çömlek yapmaya başlarlar. Usta fırına attığı çömlekleri ara ara çıkartarak genç adama bak oğlum bu çömlekten çıkan hava kabarcıklarına püf diye üflemen gerekiyor. Yoksa bu çömlekler kırılır. Ben sana biraz daha bekle dememin sebebi işin “püf noktasını” öğrenmeni istememdi der. Artık bunu yaparsan çömleklerin ne kırılır nede çatlar demiş. Rivayete göre “Püf noktası” değimi de tam olarak buradan geldiği söylenir.
Gelelim asıl konumuza! 02 Kasım 2009 tarih ve 15546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Teknik ve Mesleki Eğitim veren toplam 27 fakülte kapatılarak yerine 21’i Teknoloji Fakültesi, 2’si Sanat ve Tasarım Fakültesi ve 3’üde Turizm Fakültesi adıyla yeni fakülteler kuruldu. Teknik eğitim fakültelerinde yetişen öğretmenler meslek liselerinde hocalık yapmaktaydı. Bu kapatma sonrası ülkemizde teknik ve meslek liselerde gittikçe azaldı ve kalifiye eğitmenler zamanla yok oldu. Bu yok oluş gittikçe daha da derinleşiyor. Ülkemizde bir çok kez dile getirilen kalifikasyon sorunun ver ara birim elemanlarının yetersiz olma nedenlerinin en büyük sebebi tam olarak budur. Meslek liselerindeki öğretmenlerin yetersiz sayıda olması ve ihtiyaca göre meslek liselerinin bir planlamaya oturtulamaması nedeni ile her geçen gün üretim yapan firmaların çalıştıracak eleman bulamamasının asil sebeplerinden biri de maalesef bu durumdur.
Bulunduğumuz ilimizin OSB’sinde birçok firmada çalışan baş ustalarla 8 ay kadar belirli sürelerde istişare ettiğimde farklı bir sonuca vardığımı söyleyebilirim. 100 aşkın baş usta ile yaptığım sohbetler sırasında birçoğunun mesleğini çeşitli sebepler ve kişisel çıkarlarından ötürü öğretmek istemediğini duyduğumda bir memleket sevdalısı olarak çok üzülmüştüm. Aralarında tam tersini düşünen ustalar olsa da büyük çoğunluğu işini kaybetme korkusu ile mesleğini öğretmeme yöntemini tercih etmesi oldukça düşündürücü idi.
Meslekli eğitimin önemini G7 ve G20 zirvesine katılan ülkelere baktığımızda çok daha iyi anlıyoruz. Kökenleri bu coğrafyadan dünyaya yayılmış bu sistemi gün geçtikçe yok ediyor olmamız çok acı bir tabloyu ortaya koyuyor. Umarım yetki sahibi olan siyasilerin ve eğitim sistemimizin başındaki bürokratlar bu konuda geç kalınmış olunsa da ciddi adımlar atarlar. Büyük şirketlerin bu konudaki teşvikleri de oldu zaman içinde, ancak yetersiz kaldı. Temennim mühür kimde ise ya da Süleyman kimse bu konuda acil bir eylem planı hazırlayıp hızlı aksiyon alınması yönünde adımlar atılmasıdır. Treni kaçırmış olabiliriz lakin hiçbir perondan sadece bir tren geçmez. Bir yerden başlamak gerekiyor. Her kim bu konuda taşın altına elini sokarsa, bu ülkenin geleceği için çok değerli bir iş yapmış olacaktır. Mutlu ve umutlu bir gün dileği ile esen kalın.